GÖRÜŞ GÜCÜ ATÖLYESİ

REİKİ GRAND MASTER-PSİKOLOJİ BİLİM UZMANI-AİLE DİZİMİ KOLAYLAŞTIRICISI

NEVİN NESRİN SOYSAL İLE

GÖRÜŞ GÜCÜ ATÖLYESİ

GÖRÜŞ GÜCÜ SUBLİMİNAL CDSİ HEDİYELİ

İÇERİK:
♦ Görme sorunlarına yol açan negatif inançlar ve zihinsel kalıplar.
♦ Eski modelleri bırakıp yeni düşünce modelleri kazanmak.
♦ Gözlerle iletişim meditasyonu. Af ve şükür.
♦ Nur ve Basir Esmalarıyla Görüş Gücünü artırma için münacat.
♦ Gözlerimiz ve kızmış, korkmuş, suçlanmış, utandırılmış iç çocuğumuz.
♦ Net görme ile ilgili dirençlerden arınma
♦ Gözlerimize yerleşmiş öfkeden arınma
♦ Karaciğerimizle bağlantı ve karaciğer meditasyonu
♦ Görmeyi engelleyen korkular
♦ Görme blokajı oluşturan suçluluk duygularından arınma
♦ Görmeyi engelleyen kızgınlıkları bırakma
♦ Yeni görme modelimizi oluşturmak için görüş gücü olumlamalarıyla meditasyon

ATÖLYE GEÇMİŞİ

Kendimi bildim bileli göz ve görme problemi yaşadım.

Eskiden beri gözlerimi kaybetmekten korkardım. Aile dizimine başladıktan sonra karanlık bir mağaranın içinde hapis hayatı yaşayan birisini görmeye başladım. Araştırdığımda gözleri görmeyen iki atamın bilgisine ulaştım.

Ortaokulda 2.5-4.5 gibi yüksek bir rakamla gözlük kullanmaya başladım. Üniversiteye geldiğimde bu rakam 12 ve 15 e ulaşmıştı. Böyle kalın camlı gözlük taşımak kolay değildi. Üniversitede lens takmaya başladım. Lazer ameliyatları vardı ancak operasyona sıcak bakmayan bir insan olduğum için düşünmedim. Hacca gideceğim zaman ortam lens kullanımına uygun olmayacağından mikrop kapmaktan endişe edip excimer lazer ameliyatı oldum ve haccın hayatıma katkılarından birisi bu oldu. Uzun yıllar pırıl, pırıl bir görüşe sahip oldum.

Üçüncü hamileliğimde tansiyonumdaki sadece bir derece artış, bedenimin en hassas yerinde, yani sağ gözümde kanama olarak kendini gösterdi. Görme oranım %10’a indi. Doktorların karamsar tahminlerinin aksine, sabah namazlarında yaptığım özel dua vesilesi ile görüş gücümü %100 geri kazandım.

Ancak yeryüzü zemininin ayaklarımın altından çekilmiş gibi hissettiğim ve büyük haksızlığa uğradığıma inandığım bir dönemde, sağ gözüm yeniden kanadı ve ciddi görme problemi yaşadığım bir dönem geçirdim. Bu dönem beni oldukça zorladı. Ancak yine doktorların ön görüsünün çok üstüne çıkan iyi sonuçlarla şifalanmak nasip oldu.

Görme sorunlarımla uğraşırken Mirzakerim Norbekov’un kitaplarını okudum ve Norbekov eğitimlerine 3 kere katıldım. Arkasından EFT teknikleriyle yapılan görme eğitimlerine uzun süre devam ettim.

Pandemiden hemen önce de gözleri ve kalbe faydalı bir enerji olan Zümrüt Özü Enerjisi ile görme gücü atölyesi yapmıştım. Atölyeden sonra gözlerimizin ve kalbimizin aydınlandığını net bir şekilde hissetmiştik. Yeniden bir zümrüt özü atölyesi yapayım derken herkesin faydalanacağı, tecrübelerimi ve bilgi birikimimi insanların hizmetine sunacağım bir çalışmaya niyet ettim ve ortaya yukarıda sunduğum kapsamlı bir atölye içeriği çıktı.

Atölyemizde çalıştığımız konulardan birisi de yaşlanınca gözlerin görüşünde doğal olarak azalma olacağı inancı. Sadece göz konusunda değil, sağlık konusunda genel olarak böyle bir inanış var. Yaşlılık, hastalıkla eş anlamlı görülebiliyor. Böyle düşünenler ise kendilerine o kadar büyük bir zarar veriyorlar ki. Hayatlarımızı inançlarımız şekillendiriyor. Yaşlanınca gözler bozulur diye düşündüğünüzde inancınıza paralel olarak gözlerinizin bozulacağından emin olabilirsiniz. Aynı şekilde benim ailemde şu hastalık genetik diye düşündüğünüzde de o hastalığı hayatınıza davet etmiş olursunuz.

Ailede olan hastalığın sizde de olması, çoğu zaman sevgi, bağlılık ve kaderini onların kaderinden ayırmaya cesaret edememeden başka bir şey değildir. Tıpkı bolluk bereket, evlilik, başarı konusundaki hayat sıkıntılarının kuşaklar arası aktarılması gibi. Kendi hayatımda ve katılımcılarımın hayatında sürekli gözlemlediğim bu gerçek, aile ve evlilik terapilerinin bilimsel araştırmalarla ortaya koyduğu bir çalışma alanı aynı zamanda.

Atölyeye karaciğer meditasyonu da ilave ettim. Karaciğer öfkeyi yöneten organımız. Karaciğerdeki bozukluklar kendisini göz üzerinde gösteriyor. Carol Look’un yaptığı araştırmalar göz problemlerinin %42sinin öfke kaynaklı olduğunu ortaya koyuyor. “Öfkeden gözüm karardı” deyimi boş değil. Göz nurunun bir numaralı düşmanı öfke.

Atölyemizde salavatları da kullanıyorum. Sevgi, girdiği her yerin ve her şeyin üzerindeki kiri, pası alır; onu temizler ve yükseltir. Aynen öyle Peygamberimizin adının anıldığı yere sevgi gelir, şifa gelir.

Salavatların anlamlarını bilenleriniz vardır. Ne kadar güzeldir, incedir, naiftir o anlamlar. Şiir gibidir.

Bunlardan birisi “Şifa Salavatı”

“Allah’ım, kalplerin tabibi, devası; bedenlerin afiyeti ve şifası, gözlerin nuru ve ziyası Efendimiz Hz. Muhammed’e; onun ailesine ve ashabına salât ve selâm eyle.”

Bütün hastalıklara iyi gelen bu salavat, özellikle kalplerin selamete kavuşması ve gözlerin nurlanması için okunur. Bu yazıyı okuyup da bu salavat-ı bilmeyen varsa denemiş bir insan olarak göz hastalıkları için tavsiye ederim.

Kalbe selamet, göze nur olan Peygamberimize salat ve selam olsun.

ATÖLYE ANILARIMIZ;

Atölyemizde önce göz hastalıklarının zihinsel nedenleri üzerinde durduk. Göz sorunlarını tek tek inceledik. Bu sorunlarla bağlantımıza baktık. Bunu yaparken özellikle miyop ve hipermetrop sorunlarına neden olan iç çocuklarımızla karşılaştık ve katılımcılar kendilerinin ve hayatın gerçeklerini görme noktasındaki korku ve kaygılarıyla yüzleştiler. Korkmuş, endişeli, kendini gösterememiş, telaş içerisinde sürekli koşturan iç çocuklarımızı gördük ve onları bağrımıza bastık. Bu sürekli koşturmaca eril enerjinin artmasına neden oluyordu. Dişil enerjiye geçmeye ve biz peşinde koşup stres yaşamadan, sadece elimizden geleni yaptığımızda isteklerimizin bize kolaylıkla gelmesine niyet ettik.

Grubun göz problemi nedenlerinden birisi de “kibir” di. Kişinin üstün olma ihtiyacı, başına gelen bir takım küçültücü, normalde iyi ve akıllı insanların başına gelmeyeceğine inandıkları olayları görmek istememesine ve bu nedenle görme problemi yaşamasına neden oluyordu. Kendini kibirli hisseden iç çocuğumuzla çalıştık ve ona zaten değerli olduğunu, kendini değerli görmek için başkalarından üstün hissetmeye ihtiyacının olmadığını, herkesin aynı seviyede değerli olduğunu anlattık. Ve üstünlüğün sadece takvada olduğu gerçeğini kendimize hatırlattık.

Kimimizde daha fiziksel ağırlıklı etkiler ortaya çıkarken kimimizde ruhsal ağırlıklı etkiler ortaya çıktı. Hepimiz kendi ihtiyacımız olanı, kendi payımıza düşeni almış olduk.

Mesela ben içimdeki ve gözlerimdeki ferahlık hissinin yanı sıra, görme alanımda bir genişleme ve daha net bir görüş fark ettim. Yine birkaç kişinin görüşünde net bir artış meydana geldi. Veya kuruluk, yanma, batma gibi problemlerinde azalma yaşayanlar oldu. Kendini hiç güzel bulmadığı halde atölyeden sonra ayna karşısına geçtiğinde kendisine hayran hayran bakanlardan, çok kızgın olduğu kişiye duyduğu hisleri merhamete dönüşen kişiye kadar, hayatın gerçekleriyle yüzleşmekten ne kadar korktuğunu fark edip daha cesur olmaya karar verenlere kadar ne ararsanız var ve bunların hepsi göz odaklı bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı. Yani bedenimiz ve ruhumuz birbiriyle bu kadar bağlantılı. Birini diğerinden soyutlayamıyoruz. Bu da sağlık konusuna neden bütüncül (holistik) bir bakış acısıyla yaklaşılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor diye düşünüyorum.

Görüş Gücü Atölyemizin son gününde uçuşa geçtik ve varlığımızın birçok alanına dokunduk. İlk kez katılanların etkileri karşısından şaşkınlık, heyecan ve memnuniyet hissettikleri sonuçlar elde ettik.

Göz için yola çıktık ama göz gerilerde kaldı. Zaten bunun böyle olacağını kendilerine söylemiştim. Göz sadece bir araçtı; amaç hatalarımızı, yanlışlarımızı görmek ve bunları bırakarak olgunlaşmak, Hakkin rızasına biraz daha yaklaşmaktı. Bunu da gayretimiz ve kısmetimiz ölçüsünde başardığımız inanıyorum.

Programımızı hem kıdemli hem beni ilk kez tanıyan kişilerin oluşturduğu 50 kişilik bir grupla tamamladık. En hoşuma giden yanlarından birisi de eski öğrencilerimin yenilere verdikleri tavsiyeler oldu. Bir yol gösteriş ve eğitimlerimin kullanım kılavuzu gibi idi tavsiyeleri.

Gruptaki en eski öğrencim yenilere benim yıllar önce işletme mezunu olarak çalıştığım bankadaki işimden “Bu işi bir erkek te yapabilir. Ben kadın olarak ve kendim olarak yapabileceğim işlerde çalışmalıyım.” Diyerek o zaman ki isimden nasıl istifa ettiğimi anlattı.

Evet, iyi ki ilk faizsiz finans kurumundaki isimden ayrıldım ve şu an hayat misyonuma en uygun olan işi yapıyorum. İyiki sevmediği, yaradılış amacına uygun olmayan bir işte çalışıp hayat coşkusunu kaybetmiş bir insan olmak yerine, doğru yerde olduğunu, yaşam misyonunu gerçekleştirdiğine inandığı işinde her gün yeni keşiflerle hayret ve şaşkınlığa düşerek kâinat sistemine hayranlığı artan, kendi ışığını parlatma yolunda ve bu yolculuğa başkalarını da ortak etme sevdasında olan, yaşam coşkusu her geçen gün artan bir insanım.

Hiçbir dünyevi menfaat kişinin yaşam amacından ödün vermesine değmez. Mutluluk, yaşam amacımızın olduğu yerdedir. İlgi ve yeteneklerimiz bize bizi doğru yere iletmeleri için verilmiştir.

Hepimize doğru yerde olduğumuzu hissettiğimiz, bize verilen yetenekleri doğru yolda kullanmanın mutluluğunu ve coşkusunu yaşadığımız, mecburiyetten dolayı değil sorumluluk anlayışı ile zevk alarak yaptığımız işler nasip olsun.

Endişe ile ilgili yaptığımız çalışmada endişelerin bedenimizi nasıl da alarma geçirip katılaştırdığını fark ettim. Bizler sıvı kristallerden oluşuyoruz. Bu kristallerin katılaşması bizim frekansımızın düşmesi, sürekli alarm modunda yaşamaktan dolayı dalağımızın zorlanması, yasam enerjimizin azalması demektir.

Korkularımızla çalıştığımızda ise çocukken başımıza gelen görmeye korktuğumuz sahnelerin görüşümüzü ve hayatımızı nasıl da sabote ettiğini fark ettik. Hatta sadece bizim değil, atalarımızın görmek istemediği sahnelerle karşılaşmış olması bile bizim görüş gücümüzü olumsuz etkiliyordu. Bir katılımcımız kocasını başka kadınlarla yakalayan atasından kendisine miras kalan “görmez olaydım” inancını fark etti. Yine çocukken anne babayı cinsel ilişki halinde görüp korkmanın görüş gücü üzerindeki etkisini fark ettik:

“Küçükken annemi düşük yaparken gördüğüm an geldi aklıma, bacaklarından kanlar boşalırken aklımı oynatacak gibi korkmuştum hem kanın çokluğundan hemde annemi ölecek sanmamdan çılgın gibi çığlık atıyordum, odada uyuyan babam gelip annemi öyle görünce heykel gibi sert şekilde düştü bayıldı, ikinci şok oldu benim için. Eft vuruşlarında vücudum okadar gergin ve stresliydi ki bir an önce bitsin istedim.”

Sözü eğitimlerimin çoğuna katılmış bir atölye katılımcımıza bırakmak istiyorum:

“Evet bu sabah bir mucizeye uyandım. Göz numaram üç buçuk ve sabah kalkınca yaptığım ilk iş gözlüklerimi takmak olur. Bu sabah kalktım kahvaltı sonrası her zaman ki gibi masamın başına geçtim. Gözlüklerimi takıp görmeyi beklerken göremedim. Israrla tekrar tekrar denedim gözlüğü çıkarınca netleşen yazıları gördüm. Net bir şekilde göz numaram gerilemiş. Kendimi kendi hayatımın merkezine koyamadım. Ama bana kendimi sevmeyi öğreten can hocam N. Nesrin Soysal beni kendi hayatımın merkezine koydu. O gün bu gündür yaşanan mucizelerin hangisini anlatayım şaşırdım. Mucizelerin bitmediğinden eminim. Bu atölye ile bana gelecek en güzel değişim ve dönüşümün devamını izlemeyi seçiyorum.”

Your Content Goes Here

“Hocam yine muhteşem bir çalışma oldu. Gözlerimin nuru ve kalbimin selameti huzuru için katıldığım bu çalışma kendime yaptığım yolculuğumda bana bir farkındalık daha kazandırdı evet kendine değer vermenin sevmenin önemi ve kibir duygusu. Sanki denizden bir midye çıkardım ve içinden kocaman bir inci çıktı bende onu hazine sandığına attım gibi mutlu hissediyorum.”

“Çok kıymetli Nevin hocam bugün çok sevindiğim bir durumu sizinle paylaşmak istedim. İki ay önce göz şifası atölyenize katılmıştım çalışma sırasında anne atalarımdan 5.kuşak atam gelip en ön sırada yere oturmuştu iri yapılı bu atamın gözleri görmüyordu öylece çalışmayı tamladık fakat o atamın o görüntüsü hiç aklımdan çıkmadı o an için anlam verememiştim kızım gözlerinden rahatsızlandı sonucunda doktorların neye bağlı olduğunun tam tanısı konamayan çok yüksek göz tansiyonu olduğu ortaya çıktı belli ilaçlar damlalar kullandı fakat kontrollerde göz tansiyonunu ölçen alet bile ölçümü yapamıyordu bize ileride yüzde seksen göz kaybının olabileceği söylenmişti çok üzüldük başka doktor arayışlarındayken sizin 7ced7nesil anne şifası atölyenize katıldım. O çalışma sırasında yine anne atalar arınmada 5.kuşak atalarımdan aynı atam gelip en önde yere oturdu ben ellerinden tutup kaldırdım o atam masmavi gözleriyle bana tebessümle bakıyordu gözler şifalanmıştı tebessüm ederek mutlu bir şekilde kendi safına geçti bugün kızımın göz kontrolü vardı göz tansiyonu normal seviyeye inmiş doktor bir süre sonra ilaçlarını bırakabilirsin demiş çok mutlu olduk. Rabbim sizden ebeden razı olsun nice şifalanmalar nasib olsun sizinle yollarımızı kesiştiren Rabbime sonsuz şükürler olsun can hocam”

Hayata sadece belli bir açıdan bakan insanlar için burada olup bitenin anlaşılması zor olabilir. Özellikle zaman konusunda büyük bir illüzyon içerisindeyiz. Zamanın ileriye doğru lineer bir şekilde aktığını sanıyoruz. Oysa zaman 4. Boyut ve her şey aslında aynı anda olup bitiyor. Şimdiyi şifalandırırken gelecek nesillerimizi de şifalandırma ihtimalini kabul etmek daha kolay ancak aynı zamanda geçmiş nesillerimizi de şifalandırabiliyoruz. Aile dizimi ve enerji çalışmalarımda beni paralel evrenlerin varlığına inandıracak şahsi deneyimlerim olduğu için gelen mesaj benim için normal bir bilgi. Arınma yaparken ettiğimiz dualar DNA larımızdaki olumsuz aktarımları şifalandırıp bizi bir üst versiyonumuza taşıyabiliyor.

“Bize tuttuğunuz fenerle içimizde görmek istemediğimiz yanlarımızı ve görüntüleri fark ettik. Suçluluk duygusu ve utanç duygusunun farkında olmadan nelere sebep olabileceğini bizzat yaşıyorum ama derinliğini ve önemini vesile olmanızla daha iyi anlıyorum.”

“Adeta üç boyutlu bir aleme daldım gözlerimi kapayıp çok ilginç bir şekilde deneyim yaşadım. Daha öncekilerden farklı bir şekilde kendimi izledim; çok farklı bir deneyimdi. Siz aklınıza gelen iki suçluluk anınızı hatırlatayım dediğinizde aklıma gelen farklıydı; ama gözlerimi kapattığımda bambaşka bir anı zihnime yerleşti ve ben ondaki beni affettim. Bu anın bu kadar ruhuma işlediğinin, utanç hissettirdiğinin farkında değildim, hatta üstünü örtmüşüm sonradan anladım. Kayıp parçam artık benimle. İyi ki hayatımızdasınız Bilge Kadın; iyi ki varsınız.”

“Sevgili hocam, inanın sanki kamyon, kamyon yük gitti gözümün önünden gördüm ne çok zulmetmişim kendime bilmeyerek Rabb’im affetsin, bize rahmeti yine tecelli etti, nasip etti çok şükür.”

“Cidden muhteşem ötesi bir arınma oldu, her anında o kadar itinayla çalışma yaptınız ki, size saygım ve hayranlığım bir kez daha arttı, Allah ebeden razı olsun sizden bu ilimleri almaya ve bütüne katkı olmaya canı gönülden niyet ettim. Biz boşuna bir araya gelmedik hikmeti ilahi gereği. Buna inandım”