HAS ESMA YOLCULUĞUNDA İSLAMİ DEĞERLERLE DÖNÜŞÜM PLATFORMU

KURUCU BAŞKAN
NEVİN NESRİN SOYSAL

⇒ Psikoloji Bilim Uzmanı
⇒ Aile Dizimi Kolaylaştırıcısı
⇒ Aile Bakanlığı AEP Formatörü
⇒ Reiki Grand Master
⇒ Regresyon Terapi Uygulayıcısı
⇒ Eğitimci-Yazar-Besteci

BAŞKAN YARDIMCISI
GÜLSEVEN SEVİNDİK

⇒ Serbest Girişimci
⇒ Reiki Master Teacher
⇒ Bilinçaltı Sembol Dili eğitimi Refik Korkmaz 1. ve 2. Modül eğitmeni
⇒ Sarkaç eğitmeni
⇒ Jean Adrian Jaas eğitmeni
Fatih- İstanbul

İSTİŞARE EKİBİ

Hülya TEKDALİstanbul
Değerler Eğitimi Öğretmeni
Reiki Master Teacher
Yaşam Koçu
Sümeyya TEKTİMUR Silivri / İstanbul
Reiki Master Teacher
İlahiyatçı- Kuantum Koçu ve Astrolog
Kadriye GÜNERİstanbul
Reiki Master Teacher
Aile Danışmanı
Eft Uzmanı
Ayla AYDENİZEskişehir
Sosyal Hizmet Uzmanı-Yönetici
AEP Formatör
Reiki Master Teacher
EFT Uygulayıcısı
Çiğdem DÜNDARİstanbul
Reiki Master Teacher
NLP/Hipnoz/EFT/Bioenerji/Acces bars uzmanı
Yaşam koçu
Şeyda ERARSLANİstanbul
Ev Hanımı/Reiki Master Teacher
Zeliha KUVVETLİ IŞIKAnkara
Reiki Master Teacher
Regresyon Terapisti
Bilinçaltı Dönüşüm
Kuantum Uzmanlık
Alev KENANErzurum
Reiki Master Teacher
Yaşam Koçu
Motivasyon Koçu
Mualla BALTACIMarmaris
Öğretmen-Serbest Girişimci
Reiki Master Teacher
Gülşen YAZICIİstanbul
Öğretmen-Aile Danışmanı
Reiki Master Teacher
Gönül YILMAZ KAYNARİstanbul
Eğitimci Yazar,
Reiki Master Teacher
Semra YILMAZ TURANErzurum
Tarih Öğretmeni
Reiki Master Teacher
Fatma ZEHRA BARMANÜmraniye İstanbul
Aile Danışmanı
Masal Ve Hikâye Anlatıcısı/Yaratıcı Drama Eğitmeni
Reiki Master
Nurhan YAZICI
Edebiyat Öğretmeni
Reiki Master
Aliye ÖZKUL YILMAZKütahya
Uzman Sosyolog/Aile Danışmanı
Reiki Master
Veri Analisti
Eft Met Professional
Gamze DOKCANİstanbul
Muhasebeci/Reiki Master
Ayfer AÇIKGÖZİstanbul
Ev Hanımı/Reiki Master
Selda ATEŞİstanbul
Okul Öncesi Öğretmen
Reiki 2 Terapisti

Üzerimizdeki ağırlıklar ve fazla kilolarımızla ilgili olarak Kazdağlarında yaptığım kampta kendimde kilo yapan bir konuyu keşfettim: Yazmayıp biriktirdiğim konular ve yarım kalmış çocuk kitaplarım. Kamp sırasında da insanların söyleyemediği, içinde biriktirdiği sözlerin nasıl kilo yaptığını açık ve net bir şekilde gördük.

Bu söylenmemiş sözlerin ağırlığını üzerimizden atmak sadece fazla kilolarımız için değil hayatımızın her alanı için önemli. Bizim kampımız da zaten bir “zayıflama” değil, üzerimizdeki ağırlıkları hayatımızın her alanından çıkarma programıydı. Ben de bir süreden beri aklımda olan bir fikri hayata geçirerek bu fikrimin üzerimdeki ağırlığını atmak istedim.

Bu fikrim doğrultusunda sorunları için kişisel gelişim tekniklerinden faydalanmak isteyen ya da bizzat alanda çalışıyor olup da neyi nasıl yapabileceği konusunda kafası karışık olan dini hassasiyeti olan kişilerin karar vermesine yardımcı olabilecek deneyimlerimi insanımızla paylaşmayı arzu ediyorum. Bu amaçla oluşturduğum instagram sayfamda konuyu şöyle ifade ediyorum:

Has Esma Yolculuğunda

İslami Değerlerle Dönüşüm Platformu:

Kişisel dönüşümünü dini değerler doğrultusunda gerçekleştirerek Has Esmasına ulaşmak isteyenlerin bilgi paylaşımı ve istişare platformu

Bu oluşumda uygunsuz üsluplarla sorulduğu için tartışmaya girmemek adına ve tartışmalardan sonuç çıkmayacağına inandığım için cevaplamadığım, insanların bana sıkça sorduğu bazı soruları cevaplamaya çalışacağım.

Ben tartışmalara inanmam. Dinlemeye ve iletişim kurmaya inanırım. Yanlış üslupla sorulan soruda nefs “ego” araya girmiş demektir ve sonuç almak çok zordur. Bu tür tartışmalara ayıracak vaktimin olduğunu düşünmüyorum.

Platformda ele alacağım konularda özellikle kendi alıştığı bildiği konuların dışında her şeye yasak, günah diyen, bir dönem her türlü yeniliğe karşı çıkanların dediği gibi “istemezuk” diyerek dini sınırlayan, Peygamber Efendimize bile verilmemiş bir hakla helal olan bir şeyi haram kategorisine sokan birtakım insanların kafalarını karıştırdığı günümüz Müslümanlarına, kendi bildiğim doğruları aktarmaya çalışacağım. Okuyanlar kendi kararlarını kendileri vermekte özgürler.

Her devrin insanlarının o döneme özgü istek, ihtiyaç ve eğilimlerinin olması doğaldır. Bunu “zamanın ruhu” olarak isimlendirmek mümkündür. Bu, önlenemez bir yönelimdir. Önünde durmaya çalışmanın kimseye faydası yoktur. Hepimiz aynı kaynakta yıkanıyoruz ve görünmez bağlarla birbirimize bağlıyız. Günümüz bireysellik çağı ve çekirdek ailenin bile parçalanmaya başladığını görüyoruz. Tek ebeveynli aileler gittikçe yaygınlaşıyor. İnsanların sosyalleşme ihtiyaçlarını karşıladığı, danıştığı, akıl aldığı, aidiyet ihtiyacını giderdiği eski aile yapıları ve sosyal kurumlar kalmadı. İnsanlar artık psikolog ve yaşam koçlarına para ödeyerek dertlerini anlatmaya, sorunlarını çözmek için yardım almaya başladılar. O yüzden ” eskiden psikolog mu vardı, yasam koçu mu vardı” söylemleri yaşadığı çağın gerçeklerinin farkında olan insanların söyleyebileceği mantıklı sözler değil.

Yaşanılan cağın gerekleriyle uyumlu çocuk eğitiminde nasıl yeni kabuller ve güncellemeler gerekiyorsa, yetişkin eğitiminde de bunu yapmanın şart olduğuna inanıyorum. Çakralardan tutun, NLP, hipnoz, aile dizimi gibi tüm dünyada uygulanan ve etkileri bilimsel verilerle kanıtlanmış tüm şifa yöntemlerinin haram ve cinlerin işi olduğunu iddia etmek, İslam dininin sınırlarını daraltarak insanımızı dinden uzaklaştırmaktan başka hiç bir işe yaramıyor.

Yıllarca sinema ile uğraşanları din dışı ilan eden Müslümanla, kaybedilen bu yılları telafi etmek, milli ve dini bir sinema oluşturmak için çok uğraştılar.

TV yi evlerine sığmayanlar daha sonra İslam’ı kanallar açtılar.

Hiç bir teknik veya araç iyi ya da kötü değildir. Iyi ya da kötü olan, kullanım şekilleridir. İyiye kullanırsan iyiye, kötüye kullanırsan kötüye hizmet eder.

İçinde yaşadığımız toplumsal gerçeklerini redderek, insanları suçlayıp küçük görerek hiçbir yere varamayız. Yıllarca depresyon hastasını “imanı zayıf” diyerek küçük gören zihniyet, duyduğu ihtiyaç üzerine kişisel gelişim araçlarını kullanmak isteyen dini hassasiyete sahip insanları ve bu alanda hizmet etmeye çalışan dindar kişileri aşağılamaktan artık vazgeçmelidir. Müslümanların korku ve zaaflarını kullanarak her şeye haram diyen ve bunu yaparak kendilerini takva sahibi zanneden on binlerce takipçili bazı kişiler, topluma verdikleri zararları artık durup bir düşünmelidir.

Zaman zaman gerçekten ciddi hastalık veya problemi olan insanlarla karşılaşıyorum ve onların içinde bulundukları çaresiz durumun ne kadar kolaylıkla suistimal edilebileceğini görüyorum. O an karşılarında kendilerine en ufak bir çare, en ufak bir umut vaat eden kişiye ellerinde avuçlarında ne varsa vermeye hazır olabiliyorlar.

Ben böyle insanlarla karşılaştığımda çok daha dikkatli konuşmaya ve umut tacirliği yapmamaya özen gösteriyorum. Ama biliyorum ki karşılarında kötü niyetli bir insan olsa onların bu zayıf anından rahatlıkla faydalanabilir ve zaten zor durumdaki insanlara büyük zararlar verebilir.

Umut tacirlerini “şifa garantisi” vermelerinden belki tanımak mümkün olabilir. Atölyelerime ilk kez katılacak olanlar bazen önceden bana yazıp “garanti” isteyebiliyorlar.

“Bu atölye benim şu sorunuma kesin faydalı olacak mı?”

Onlara “Bilemem” diyorum. “Daha önce katılanlar şu şu faydaları sağladıklarını söylediler ama bunun sizin için de geçerli olacağını söyleyemem. Şifayı veren ben değilim. Şifa Allah’tan.” Diye cevaplıyorum ve hiçbir şekilde kimseye şifa garantisi vermiyorum. En fazla şunu söylüyorum: “Daha önce bu atölyeden faydalandığını söyleyen katılımcılarımın sayısı oldukça fazla. Sizin de faydasını göreceğinizi düşünüyorum.” Çalışmalarımın hiçbir tıbbi teşhis ve tedavi önermediğini söylüyor, fiziksel hastalıkları için doktora, ruhsal hastalıkları için psikiyatrist veya psikoloğa gitmelerini önemle tavsiye ediyorum.

İnsan, hastalık halinden çıkıp şifa haline geçecekse bunu sağlayacak olan kendisi. Kişi kendisi iyileşmek istemedikçe hiç kimse onu iyileştiremez. İnsan kendi şifasından sorumlu olduğunu bilmeli, iyi bir rehber bulup onunla birlikte iyileşme yolunda ilerlemeli. Kendi şifanızın sorumluluğunu üstlendiğinizde hiçbir umut taciri sizden faydalanamayacaktır. Yeter ki “kurban” olmadığınızı bilin. Başınıza gelen hastalık, sorun her neyse bunun size zulmetmek için değil, sizi ilerilere taşımak ve varoluş seviyenizi yükseltmek için size verildiğine inanın.

Kaderinizi sevin.

Amor Fati

Kaderine evet de ve özgürleş.

Sen kaderinle barıştığında hiçbir umut taciri yanına yaklaşamaz.

Bugün, kişisel gelişim dünyasında en sık duyulan kavramlardan birisi olan “bilinçaltı temizliği” kavramından söz etmek istiyor, vereceğim bilgilerin bu kavram konusunda kafasının karışık olduğunu bildiğim çok sayıda kişiye faydalı olmasını seçiyorum.

İnsanlar bilinçaltı temizliğini, birilerine gidecekler ve o kişi onların kafasının içindeki tüm olumsuz düşünceleri ev temizliği yapar gibi temizleyecek, onlar da negatif bir insan olmaktan kurtulacaklar gibi bir şey zannediyorlar. Bana sık sık bilinçaltı temizliği yaptırmak istediğini yazan kişiler oluyor ve yazdıklarından bilinçaltı temizliğini böyle bir şey sandıkları anlaşılıyor.

Öncelikle şunu söylemeliyim. Dışarıdan müdahale ile edinilen hiçbir kazanım etkili de, kalıcı da olmaz. Dışarıdan birisi gelip bizim kafamızın içini temizlediğinde biz orada kurban pozisyonuna düşmüş oluyoruz. Gücümüzü kaybediyoruz. Ayrıca hiç kimsenin gücü bizim bilinçaltımızı temizlemeye yetmez. Kendi bilinçaltımızı ancak kendimiz temizleyebiliriz. Bu işi başkalarına bırakamayız. Bir başkası ancak bize yol gösterebilir. Rehberlik edebilir ama sorumluluğumuzu başkasına yıkamayız.

Diğer taraftan aslında ortada bir temizlik söz konusu değildir. Söz konusu olan “dönüşüm” dur. Bilinçaltı Temizliği denilen şey, kişinin bilgi ve farkındalıkla kendisinde mevcut, ona zarar veren hatalı inançları, işlevini yitirmiş kalıpları, yanlış kodlamaları tespit edip onları doğru olanlarla değiştirmesidir. Üstelik sanıldığı gibi bu iş toptan yapılacak bir iş değildir. İğne ile kuyu kazar gibi, kendisi kişiliğini dantel dantel örer gibi ömür boyu devam edecek bir dönüşüm yolculuğudur.

Bir iki “takva sahibi” olduğu iddiasıyla bilinen sayfada, bilinçaltı ile uğraşılmaması, bilinçaltı ile uğraşmanın kadere isyan anlamına geldiği ile ilgili iddialara rastladım. Bilinçaltına kendisini değil de kaderi değiştirme niyetiyle yaklaşanlar belki de olabilir. Ancak dönüşmek, tekâmül etmek amacıyla bilinçaltı çalışmalarında bulunmak kadar hayatta önemli hiç bir konu yoktur.

Kendimizi içinde bulduğumuz kalıplar, yanlış inançlar bir çeşit “atalar dini” dir. Bize düşen bu kalıplardan sıyrılıp özgürleşerek hakikati bulmaktır.